DEM Parti’den ‘AKP-MHP’ açıklaması… Öcalan için neler istediler?


DEM Parti, iki haftadır sürdürdüğü siyasi parti ziyaretlerinde bugün MHP ve AKP ile görüştü.

Görüşmeler sonrası Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan bir açıklama yaptı.

Hatimoğulları, AKP ve MHP’den PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın Nevruz’a mesaj göndermesi için talepte bulunduklarını açıkladı.

“Öcalan’dan okunmak ya da gösterilmek üzere” bir mesaj beklediklerini kaydeden Hatimoğulları, “Abdullah Öcalan’dan biz Nevruz’da okunmak üzere ya da gösterilmek üzere bir mesaj beklediğimizi kendilerine iletmiş olduk. Somut bir adım atılmasını bekliyoruz. Öcalan’ın mesajının Nevruz’da paylaşılması, atılan bu adımın ve yapılan bu çağrının somut olarak bir karşılık bulması anlamında da destek sağlayacaktır. Barışın toplumsallaşması bağlamında önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz.” dedi.

İşte Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın TBMM’de görüşmelere ilişkin yaptıkları açıklama:

Bakırhan:

Bugün siyasi partileri ziyaret kapsamında turumuzu gerçekleştirdik. AKP ve MHP gruplarıyla görüştük. Her iki ziyarette de Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını konuştuk. Heyetimizin adaya yaptığı üç görüşmeyi kendileriyle paylaştık. Kendi gözlemlerimizi anlattık. Her iki partiyle de barışın hukukunu konuştuk. Barışı nasıl bu topraklarda mümkün hale getirebiliriz konusunu uzun uzadıya değerlendirdik. Kürt meselesinin çözümünü ve demokratikleşme meselesini ele aldık. Bu iki meseleye ilişkin düşüncelerimizi ve önerilerimizi paylaştık. Bugüne kadar 101 merkezde halk toplantıları aldık, toplumun örgütlü diğer dinamikleriyle görüştük. Bu buluşmalardan elde ettiğimiz bilgileri ve bulguları da her iki partiyle paylaştık. Yapmış olduğumuz bu görüşmelerde ve gezilerde, demokratik ve hukuki adımların atılması en öncelikli taleplerdendi. Bunu da görüştüğümüz partilere ilettik.

‘ÖCALAN’IN ÇALIŞMA KOŞULLARI DÜZENLENEBİLİR’

İnsanlar güven ve güvencenin sağlanması konusunda çok yoğun talepler ileri sürdü. Biz de bu sürecin selametle yürümesi için güven verici adımların, sürecin ilerlemesine uygun adımların atılması gerektiğini her iki partiyle de paylaştık. Adımların atılması halinde, aslında Türkiye’nin hem küresel hem bölgesel düzeyde karşı karşıya kaldığı risklerden çok kolaylıkla korunabileceğini belirttik. Bu meseleleri tartıştık. Yine bu sürecin rahat bir şekilde yürümesi için gerekli olan kimi gereklilikleri anlatırken, Öcalan’ın çalışma ve iletişim koşulları düzenlenebilir dedik. Daha önce parlamentoda bulunan siyasi partilerin kayyıma ilişkin vermiş olduğu yasa tasarısının Meclis Başkanı tarafından gündeme alınabileceğini söyledik. İyi niyet gerekleri olarak bunları söyledik. Demokratik adımların atılması için bir hazırlığın ve çalışmanın yapılması gerektiğini belirttik. Suriye’de kalıcı barış için iktidarın kendi etkisini kullanmasının aynı zamanda buradaki sürece de katkı sunacağını belirttik. Tarihsel bir süreç içerisinde olduğumuzu ve yapılması gerekenlerin belli olduğunu söyledik. İktidarın da muhalefetin de bizlerin de yapılması gerekenler konusunda ödevlerimizi yerine getirmemiz gerektiği üzerinde durduk. Bunları ilettik.

Barış umudunu büyütmek için bu turları yaptığımız bir dönemde, çok üzücü bir haberle sabaha uyandık. 7’i çocuk 9 kişinin yaşamını yitirdiği Kobani’deki saldırıyı kınıyoruz. Öfkemiz büyük. Büyük üzüntü içerisindeyiz. Bu ve benzeri saldırıların hem Suriye’de hem de burada yürüyen süreçlere çok büyük zarar verebileceğini belirtmek istiyoruz. Daha önce Öcalan’la yapılan görüşmelerde, en son bizim yaptığımız görüşmede dikkat çekilen ve Sayın Erdoğan’ın kendisinin de ısrarla altını çizdiği bir mesele vardı. Her ikisi de sabotajlara dikkat çekmişti. Bu sabotajlar kim tarafından yapılmışsa yapılsın açığa çıkarılması gerekiyor. Bu sabotajları yapanların, bu sabotajların emrini verenlerin bir an önce açığa çıkarılması gerekiyor. Güvenlik tehdidi diyenlere de bir çağrı yapmak istiyor ve soruyoruz: Kobani’deki 7 çocuk mu güvenlik tehdididir? Kobani’de 7 çocuğun katledilmesi mi bu güvenlik tehdidini ortadan kaldıracak? Bu katliamı kabul etmiyoruz. Bu katliamda dahli olan, emir veren, bunu yapan yaptıran kişilerin ve kurumların açığa çıkarılması gerekiyor. Bu öyle sıradan bir saldırı değil. Roboski’deki provokasyon ve katliam neyse, bir süreç yürürken Paris’te yapılan katliam neyse, bu da öyle bir katliamdır. Bunlar süreci provoke eden yaklaşımlardır. Bundan vazgeçilmesi gerekir. Kim yapmışsa.

Sayın Erdoğan bir konuşmasında, “Bu süreçte gelebilecek her türlü provokasyona karşı en üst seviyede tedbir alacağız” demişti. Aynen kendi söylediklerini tekrar ettim. Buradan Sayın Erdoğan’a beklentimizi iletmek istiyorum. Bu sabotaj bir an önce açığa çıkarılmalıdır, failleri bulunmalı ve yargılanmalıdır. Barış bu tür provokasyonlarla sınanmamalıdır. Biz de çok iyi biliyorduk ki bu süreç çeşitli sabotaj ve provokasyonlarla sınanacak. Ama bunun karşısında güçlü bir irade, açık ve sade bir duruş ortaya koymak en başta iktidarın, muhalefetin, hepimizin görev ve sorumluluğudur.

‘SÜRECE SAHİP ÇIKMA ZAMANI’

Kine yenilmeden, kibre kapılmadan 22 Ekim’de başlayan süreci 27 Şubat’taki çağrıyla da olumlu bir şekilde birbirine bağladık. Bir sürü engel aştık, bir sürü olumlu olumsuz tartışmayı geçtik. Sürecin en önemli aşamasını bütün hassasiyetimizle, bütün dikkatimiz ve ortak çabamızla bir noktaya getirdik. Deyim yerindeyse okyanusu geçtik. Şimdi derede provokasyonlarla bu süreci boğmaya çalışılmasını kınıyoruz, bunu eleştiriyoruz. Asıl sorumluluk burada iktidara düşüyor. Kobani’de yapılması iktidarın rolünü azaltmıyor. Aksine hem uluslararası kamuoyunda ve basında hem yerel güçlerden ve Kobani’de yaşayan insanlardan gelen bilgiler ne olduğunu, kim olduğunu açığa çıkarıyor. İktidar sorumlu davranmalı, bu meselede üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Bu mesele de 85 milyonun umudunu bağladığı, hepimizin hala umutlu olduğu bir barışa evriltmeye çalıştığımız süreç önünde kara bir tablo ve girişim olarak kalmamalıdır. Şimdi oyalama değil adım atma, bu sürece sahip çıkma zamanıdır. Türkiye’de yürüyen bu sürecin 85 milyona katkı sağlayacağını, barışın 85 milyon insanın yararına olacağını bir kez daha belirtiyoruz. Bu konuda herkes sorumlu bir dille ve pratikle üzerine düşen sorumluğu layıkıyla yerine getirmelidir.

SORU: Dün Sayın Bahçeli bir açıklama yaptı. Sizin bu süreçte gösterdiğiniz çabayı takdire şayan buldu ve teşekkür etti. Mesajındaki önemli noktalardan biri de şuydu. PKK’nın silah bırakmak için bir an önce kongresini toplaması gerektiğini açıkladı. Bu konuda bir değerlendirmeniz olur mu ya da takvim belli mi? Bir de yeniden İmralı’ya gideceğiniz yönünde bir başvurunuz olmuştu, onunla ilgili de takvim belli mi?

Buna ek olarak Kandil’den bir açıklama var, Cemil Bayık’tan. “Öcalan olmadan kongre toplanmaz, kongreyi toplayacak olan Öcalan’dır” dedi. Bunun yolu ve yöntemi üzerine konuşuldu mu?

‘ÖCALAN KONGREYİ TOPLASIN’

Hatimoğulları:

İmralı’ya gidişle ilgili birkaç gün içinde program netleşecek. Şu an için bir başvurumuz yok. Birkaç gün içerisinde bu planlama sizlere de duyurulur zaten. Sayın Bahçeli’nin dün yaptığı açıklamayı hep birlikte takip ettik. Bugün MHP’yi ziyaret ettiğimizde, dün basın yoluyla iletmiş olduğu mesajını MHP heyeti de bizlere bir kez daha aktardı. Biz buradan bir kez daha Sayın Bahçeli’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, acil şifalar diliyoruz. Sayın Bahçeli’nin ve başka partilerin de ifade ettiği PKK’nın silah bırakma meselesi. Öcalan çağrısını yaptığı zaman, sürecin nihayete erdirilebilmesi ve PKK’nın kongresini toplayabilmesiyle ilgili kendisine düşen görev ve sorumlulukları paylaşmıştı. Biz de kamuoyu ile paylaşmıştık. Aynı şekilde kendi örgütünden kamuoyuna yapılan açıklama da koşulların oluşturulması ile ilgiliydi. Özellikle şu an sınır ötesi operasyonların bir kısmı hala devam ediyor. Bir güvenlik meselesi olarak ifade ediyorlar. Güvenlik konusunda kaygı duyulmayacak koşulların sağlanmasıyla birlikte PKK’nin kendi çağrısını, kongre çağrısını yapacağını biz de kamuoyuna yaptıkları açıklamalardan izledik.

Öcalan’ın kongrede üstleneceği rolle ilgili hem kendi örgütünün hem de kendisinin yaptığı açıklamalar çok paralel. Kendisi 27 Şubat’taki açıklamada çok açık ifade etti. Kendi örgütüyle iletişim kanallarının açılması, örgütünün kongreyi toplayabileceği koşulların oluşturulması ve önünün açılması gerekiyor. Henüz bu konuda bizim bilgimiz dahilinde atılmış somut bir adım yok. Ama hepimizin beklediği üzere PKK’nın kongresini toplaması için hem güvenli bir ortamın sağlanması hem de Öcalan’la diyalog kurulabilecek kanalların açılması gerektiğini her iki taraf da ifade etti. Bugün her iki ziyaretimizde de bu konuları, burada sizlerle paylaştığımız gibi, kendileriyle de paylaştık.

SORU: Kayyımlarla ilgili iktidar ya da MHP’den bir yanıt aldınız mı, nasıl bakıyorlar konuya?
Güvenlik ortamının sağlanması ve iletişim kanallarını açıklamasına nasıl yanıt aldınız? Silah bırakmanın koşullarına dair ne cevap aldınız?

PKK’nın kongresini toplamasıyla ilgili güvenli ortamın sağlanması gerektiğini ilettik

Kayyım yasasıyla ilgili görüşlerimiz çok açık ve net. OHAL döneminden ihdas edilmiş bir kanuna dayanılarak, aslında Anayasada karşılığı olmayan bir kanuna dayanılarak bugüne kadar kayyım atamaları gerçekleşti. Elbette biz bu konudaki görüşlerimizi her iki siyasi partiyle de paylaştık. Hem AKP hem de MHP ile görüşmemizde, Türkiye’nin demokratikleşmesi bağlamında kayyım konusu da gündem konularındandı. Bununla ilgili net bir yanıt aldık diyemem. Önümüzdeki dönemde bu ve benzeri konular, yani Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde engel teşkil eden kimi yasalar ve kimi yasaların uygulanma biçimiyle ilgili demokratikleşme adımlarının atılması konusunda mesajlarımızı ve görüşlerimizi paylaştık her iki partiyle. Kendilerinden aldığımız yanıt bu konuda detaylı bir yanıt değildi. Ama demokratikleşme konusunda her iki parti bazı adımların atılmasıyla ilgili fikirlerini beyan etti.

PKK’nın kongresini toplamasıyla ilgili hem güvenli bir ortamın sağlanması hem de Öcalan ile iletişim kanallarının açılması konusunda gerekli mesajlarımızı ve değerlendirmelerimizi her iki partiye ilettik. Kendilerinin de bu konuda notlar aldığını gördük. Bu konuda da kongrenin toplanması, silahların bir an önce susması ve barışın tesis edilmesiyle ilgili verdikleri genel bir mesaj oldu.

ERDOĞAN’A ÇAĞRI

Zaten net bir takvim ya da bir planlama bizlerin yapacağı bir şey değil. Bu ne DEM Parti’nin ne AKP’nin tek başına ne de MHP’nin işi. AKP’ye elbette görev ve sorumluluklar düşer, yürütmedir. Sayın Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak bu konuda söyleyecekleri çok önemlidir. Bunların ne olduğunu biz bilmiyoruz. Elbette devlete çok önemli görevler düşmektedir. Devletin, Sayın Cumhurbaşkanı ve yürütmenin bu konuda pozitif adım atmasını beklemekteyiz.

Somut demokratik adımların atılması beklentimizi kendilerine ilettik

SORU: Somut adımların atılması konusunda iki partinin de hem fikir olduğunu ve birkaç adım atılabileceğini söylediniz. Bir örnek verildi mi, nasıl demokratik bir adım? Kayyım meselesinden öte şu söylendi mi? Bazı fikirler belirttiler dediniz, bu fikirler ne? İnfaz düzenlemesi, TMK değişikliği bunları görüştünüz mü? AK Parti görüşmesi beklenenden uzun sürdü. Basında AK Parti’nin şartının olduğu yazıldı. Böyle bir şartla geldiler mi size?

Hayır bize bir şartla gelmediler. Bu sorudan sonra bitireceğiz.

SORU: Nevruz önemli anlamlı bir gün, ona ilişkin bir planlama var mı? Öcalan’dan bir mesaj gelir mi? Buna dair bir şey konuştunuz mu? Erdoğan’la görüşmeye dair net bir tarih var mı?

Demokratikleşme konusu bir genel söylem ve değerlendirme şeklinde geçti. Bunları biz alt başlıklar şeklinde konuşmadık. DEM Parti olarak, 1 Ekim’den önce de hem infaz düzenlemesi hem de TMK’da önemli değişiklikler yapılması için sürekli çaba sahibiydi. Gittiğimiz bütün siyasi parti görüşmelerinde de demokratikleşmeyle ilgili önemli adımların atılması gerektiğini görüştük ve istişare ettik. AKP ve MHP görüşmelerimizde de biz bunları kendilerine aktardık. Kendilerinden bunlarla ilgili gelen yanıtı merak ediyorsunuz. Bununla ilgili biz oradan bir yanıt alabilmiş değiliz.

‘ÖCALAN’ TALEBİ

Nevruz planlaması ile ilgili de Sayın Abdullah Öcalan’dan biz Nevruz’da okunmak üzere ya da gösterilmek üzere bir mesaj beklediğimizi kendilerine iletmiş olduk. Somut bir adım atılmasını bekliyoruz. Öcalan’ın mesajının Nevruz’da paylaşılması, atılan bu adımın ve yapılan bu çağrının somut olarak bir karşılık bulması anlamında da destek sağlayacaktır. Barışın toplumsallaşması bağlamında önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. O yüzden de çok önemsiyoruz bu mesajı. Bu mesajla ilgili taleplerimizi yetkililere ilettik. Ümit ediyoruz ki bunun karşılığını pozitif bir şekilde alırız. Önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşme talebi oldu. Çok büyük bir olasılıkla bayramdan sonra Sayın Cumhurbaşkanı ile de bir görüşme gerçekleşecek. Çok teşekkür ederiz. Emeğinize sağlık. “