35,2812$% 0.16
36,8352€% 0.34
44,3937£% 0.35
2.979,51%0,56
4.857,00%0,24
3375427฿%-2.34551
Narsisizm ya da diğer adıyla özseverlik…
Her insanda belli bir seviyede olması sağlıklı görülen narsist özellikler, ileri vakalarda bir tür kişilik bozukluğu olarak kabul ediliyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 6’sında görülen narsist kişilik bozukluğunun içinde bulunduğumuz bireyselleşme çağında yükselişe geçtiği bir gerçek.
Narsisizm ile narsist kişilik bozukluğu birbirinden ayrılması gereken iki kavram
“Narsisizm ya da diğer adıyla özseverlik, kişinin abartılı öz güven hissi ile kendisini diğer insanlardan üstün görmesi, şişirilmiş bir benlik imajı şeklinde ifade edilebilir. Kişi kendisini diğer insanlardan üstün görmesine rağmen aslında bu görünümün altında çok kırılgan ve güçsüz bir yapı mevcuttur.”
Psikolojik Danışman Mete Sevinç, narsisizmi işte bu sözlerle tanımlıyor. Narsisizm ile narsist kişilik bozukluğunun birbirinden ayrı tutulması gereken kavramlar olduğuna dikkat çekiyor:
“Narsist özellikler ve eğilimler her insanda mevcuttur. Sağlıklı insanların yaşamlarında zaman zaman ortaya çıkabilmektedir. Fakat çizgiyi çekmemiz gereken kısım; narsist özelliklerin, günlük yaşam örüntüsünün ana yapısı haline gelmesidir.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu, uzman hekimler tarafından tıbbi tanı gerektiren bir kişilik bozukluğudur. Bu kişilerde; her şeyin en iyisini kendisinin hak ettiği düşüncesi, herkesin kendisine hayranlık duyması gerektiği, empati yoksunluğu, başarılarını abartmak, başkalarını küçük görmek, eleştiriye açık olmamak gibi durumlar görülür. Bu bozukluğa neyin sebep olduğu tam olarak bilinememekle birlikte genetik ve çevresel faktörler sebebiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.”
Narsisizm çocuklarda nasıl gelişir? Kendini nasıl belli eder?
Mete Sevinç, çocuklarda narsisizmin ebeveynlerin tutumuyla yakın ilgili olduğunu söyleyerek narsisizmin genetik ve fizyolojik sebeplerinden ziyade çevresel sebeplerine odaklanmak gerektiğini söylüyor.
“Çocuklar dünyaya geldiklerinde doğal olarak ilgiye, şefkate, bakıma, güvenli bir ortamda bulunmaya, sevilmeye, onaylanmaya ihtiyaç duyarlar. Normal çocuksu narsisizmde çocuğun talepleri ihtiyaçlarıyla bağlantılıdır. Dolayısıyla çocuklarda kendi doğal ihtiyaçlarından ileri gelen, narsisizm özellikleri gösteren davranışları bir noktaya kadar normal kabul etmek mümkündür.
Çocuklarda var olan bu çocuksu narsisizm özelliklerini, sorunlu bir noktaya taşıyan unsurlardan belki de en önemlisi ebeveynlerin çocuğa karşı takındıkları tutumdur. Çünkü ebeveynlerin çocuk yetiştirirken takındıkları tutumlar, çocukların gelecek yaşam deneyimleri için temel taşlardır. İlk yaşam deneyimlerini kazandığımız ailenin burada çok önemli bir rolü vardır. Çocuklukta yaşanan travmalar, anne ve babanın çocuğa karşı tutumları çocukta narsisizm özelliklerinin açığa çıkmasında etkilidir.”
Peki, ebeveynlerin ne tür davranış ve söylemleri çocuklarda narsisizmi geliştiriyor?
“Eğer ebeveynler çocuklarını sporda, derslerde ve diğer ortamlarda en iyi olmaya zorlarlarsa, çocuklarına karşı verecekleri sevgiye bir koşul koymuş olurlar. Çocuklar, ihtiyaçları olan sevgiyi bu tarz koşullu bir durum üzerinden almaya çalıştıklarında gerçek benlikleri ile sevilmek yerine yalnızca başarılı olduklarında sevileceklerine dair bir inanış geliştirirler. Dolayısıyla ‘Daha çok başarılı olmalıyım ki daha çok sevilmeliyim’ gibi bir durumun içine girerler, aksi halde ebeveynlerinin gözünde bir hayal kırıklığı olacaklardır.
Bu ve benzeri davranış ve beklentiler, çocuğu kendi istek ve ihtiyaçları olan bir birey olarak görmeyen ebeveynlerin davranış ve beklentileridir. Çocuklar böyle davranışlarla karşılaştıkları zaman bu davranış kalıpları ile mücadele edip kendi benliklerini ortaya koyamadıklarında -çünkü ebeveyn davranışları çok yoğundur- çocukların ileride narsist kişiler olmaları muhtemeldir.”
Çocuklarda narsisizmin önüne geçmek mümkün mü?
TRT Çocuk Psikolojik Danışmanı Mete Sevinç, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken konuları şöyle anlatıyor:
“Çocukların bir birey olduğu unutulmamalı, dolayısıyla yaşam tecrübesi içinde kendi benliklerini ortaya koymaları için aile tarafından uygun koşullar sağlanmalıdır. Aile; çocuğun hata yapabileceğinin, her şeyi mükemmel yapmak zorunda olmadığının farkında olmalıdır. Çocuk bir hata yaptığında durumun üstü örtülmemelidir. Çocukla konuşulmalı, neyi neden yaptığı anlaşılmaya çalışılmalıdır. Anne ve baba davranışları ile çocuğa örnek olmalıdır.
Çocukların potansiyeli önemlidir. Fakat bu potansiyeli övmek yerine çocuğa potansiyelini ortaya koyabileceği alanlar oluşturmak daha önemlidir. Asıl övgü, çocuğun ilgi duyduğu alandaki gayretine yöneltilmelidir. Ayrıca, çocukların herhangi bir durum için aşırı övülmesi, kendisinin bir prens veya prenses olduğunun düşündürülmesi, çocuğun kendisini yok yere akranlarından üstün görmesine sebep olabilir. Çocuklara karşı, ebeveynlerin takındıkları tavırlarda bu tarz aşırı övgü veya yergilerden kaçınılmalıdır.
Çocuğa güven verilmeli ve öz güveni geliştirilmelidir. Fakat bu durum şişirilmiş sözler üzerinden değil çocuğun gayreti ve ortaya çıkardığı sonuç üzerinden gerçekçi bir şekilde olmalıdır. Çocuğun eleştiriye açık olması önemlidir. Burada da anne ve baba rol model olarak çocukta bu durumun gelişmesine katkı sağlamalıdır.
ocuk dünyada pek çok düşünce olduğunu bilmeli, kendi düşüncesinin dünyadaki en önemli, en doğru düşünce olmak zorunda olmadığını fark etmelidir. Çocukların empati becerisi geliştirilmeye çalışılmalıdır. Çocukların doğuştan getirdikleri kendilerine karşı duydukları sevginin ilerleyen yaşlarda diğer insanlara sağlıklı bir şekilde yönelmesi sağlanmalıdır. Bunun ilk oluştuğu yer ailedir.
Son olarak kendinizi ve çocuğunuzu anlamak, daha kaliteli bir iletişim oluşturmak, aşamadığınız durumların üstesinden gelebilmek için ruh sağlığı uzmanlarından yardım almanız önemlidir.”
KAYNAK: TRT HABER