35,9976$% 0.22
37,2320€% -0.56
44,6905£% -0.07
3.307,64%0,36
5.433,00%0,24
3459527฿%0.58394
08 Şubat 2025 Cumartesi
CHP’de gözler Genel Merkez’deki “ Cumhurbaşkanı Adayını Belirleme “ tartışmasındayken, Muğla CHP’de de kriz var.
Bu krizin kökeni 2 yıl öncesine dayanıyor. Dönemin Bodrum Belediye başkanı Ahmet Aras, Bodrum Tanıtma Vakfı Reklam Koordinatörü Levent Arkan’ı kendine danışman olarak atadı.
Ancak Levent Arkan’ın yıldızı CHP örgütüyle hiç barışmadı. Danışman sıfatını aşan işlere karışması ve çalışanlara sert ve kaba uslubu örgütü çok kızdırdı.
Örgüt o kadar tepkiliydi ki Levent Arkan’ı çok ağır suçlayan bir bildiri yayınladı :
“ Bodrum Belediyesi’nde Başkan Ahmet Aras’ın Danışman sıfatıyla kendisini tanıtan Levent Arkan isimli şahsın, örgütümüze, emekçi çalışan belediye personellerine yönelik hakaret ve küfür dolu ses kayıtları, örgüt olarak derhal yasal işlemleri başlatma hazırlığı içinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
Bu şahsın derhal görevden alınması gerektiğini ve örgütümüzün onurlu ve haysiyetli emekçilerine söylediği çirkin sözler nedeniyle şiddetle kınadığımızı vurgulamak istiyoruz. “
Ancak bu arada supriz bir olay yaşandı.
Levent Arkan, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle gözaltına alında. İddia, “ Cumhurbaşkanı’na hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek. “ idi.
İfadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Levent Arkan daha sonra tutuklandı ve bir süre hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı.
Bu arada seçimler olmuş, Ahmet Aras Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı olurken, Bodrum Belediye Başkanlığını yine CHP’den Tamer Mandalinci kazandı.
Levent Arkan yeni dönemde de Bodrum’da görev almak istedi ama genç başkan Mandalinci buna sıcak bakmayıp ona Muğla’yı işaret etti.
İddialara göre Levent Arkan bugünlerde Muğla’da yeni bir hedef peşinde. Yakın çevresi,ne, “ Ahmet başkan bana iade-i itibar yapacak. Çok yakında yeniden Ahmet başkanın danışmanı olacağım. “ mesajını verdi. Hatta iddialara göre kendine belediyede oda bile bakmış.
Tabi CHP örgütü de boş durmuyor. Bu atamayı önlemek için Başkan Aras’a net bir tavır koyuyor.
Anlıyacağınız başkan Aras zor günler geçiriyor. Bakalım kararı ne olacak.
Muğla CHP Ahmet Aras’ın alacağı kararı bekliyor.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com’a destek olmak için
Google News’te Haber3.com’a abone olun.
Haber3’e Google News’te abone olun
Sosyal medya hesabından paylaşımlar yapan ünlü astrolog Hilal Saraç gözaltına alındığını duyurdu.
Saraç’ın neden gözaltına alındığına dair bir bilgi bulunmazken 6 Şubat’ta yaptığı bazı paylaşımlar nedeniyle gözaltına alındığı ileri sürüldü.
Saraç, önceki gün hastaneye kaldırılarak kalp kapakçık değişikliği ameliyatı geçiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında “ben ülkenin en iyi medikal astoloğuysam ki öyleyim” diyerek yaptığı paylaşımlarla gündem olmuştu.
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com’a destek olmak için
Google News’te Haber3.com’a abone olun.
Haber3’e Google News’te abone olun
Erich Maria Remarque’ın “Batı cephesinde yeni bir şey yok” romanı, Birinci Dünya Savaşı’nda Alman askeri Paul’un bir muharebe hendeğinde çektiği acıları çarpıcı bir dille anlatır. Kitap daha sonra Almanya dahil pek çok ülkede yıllarca yasaklandı, hatta yakıldı.
Bazen bir avuç arazi parçası alınıyor, kısa süre sonra tekrar kaybediliyordu. Paul, çevresinde insanlar ölürken veya kolu bacağı koparken, hayatta kalanların ruhen ölüye dönüşmesini dehşet içinde izler.
Yaşanan sakin bir savaş günü sonunda “Batı cephesinde yeni bir şey yok” mesajı gönderilir, ama o gün Paul yediği bir kurşunla hayatını kaybeder.
Çok sayıda dilde on milyonlarca satan kitabın adı bugün, sadece savaş karşıtlığının değil koşulların bağıra bağıra bastırmasına rağmen gözle görülebilir değişim yokluğunun ve kasvetli durağanlığın simgesi olmuştur.
2002’den beri iktidardaki AKP’nin siyasi başarısını küçümseme yanlışına düşmeden diyebiliriz ki, son 23 yılda CHP’nin ürettiği en belirgin siyasi sonuç, önce AKP’nin iktidar yolunu açmak sonra iktidarını sürdürmesine katkı yapmak oldu.
Bugün de CHP cephesinde yeni bir şey yok.
* * *
Deniz Baykal liderliğindeki CHP, geniş kesimlerce din karşıtlığı gibi algılanan bir başörtüsü düşmanlığı sürdürdü. Her zaman ve açıkça askerlerin siyasete müdahalesini davet etti, en büyük destekçisi oldu. Kürt sorunu karşısında reform karşıtı, katı ve şovenist görüşleri savundu.
CHP biraz daha akılcı ve (sosyal) demokrasiyle bağdaşan bir yol izleseydi, AKP 2002’de o kadar kolay iktidarı yakalar, 2007 ve 2011 seçimlerinde büyük sıçramalar yapabilir miydi?
CHP’nin iç yapısı öylesine hizipçilik çürümesine uğramıştı ki, üst üste gelen açık seçim yenilgilerine rağmen Baykal’ın değişmesi ancak bir kaset skandalı ile gerçekleşebildi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıl boyunca (2010-2023) yapabildiği en büyük değişim içeriği iyi hazırlanmamış ‘helalleşme’ sloganı ve başörtülü kadınlara rozet takmak oldu. Seçim sonuçlarının defalarca kanıtladığı gibi, bu adımlar yetersizdi, CHP iktidar hedefinin yakınlarına bile erişemedi. Parti örgütlerinde iyileşme gerçekleşmedi, belki daha bile kötüye gitti.
Büyük bozgun Mayıs 2023’te geldi. ‘Kola kutusu bile aday gösterilse kazanılacak’ seçim, yanlış üstüne yanlışlar yapılarak Erdoğan’a hediye edildi. Elbet kollektif bir sorumluluk söz konusuydu, ama baş Kılıçdaroğlu idi. Esasen müktesebatı nedeniyle çok daha başarılı olması eşyanın (siyasetin) doğasına aykırıydı ve Baykal’ın inşa ettiği yoz ortamın ürünüydü.
Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur diye düşünenler olabilir, o nedenle belirtiyorum. Bütün bunları Mayıs 2023’ten önce defalarca ve ayrıntılı yazdım, söyledim.
* * *
Özgür Özel 15 aydır Genel Başkan, ama Mayıs 2023 bozgununun anlamlı bir özeleştirisi henüz ortaya koyulamadı. Acaba neden?
Bugün seçim olsa büyük olasılıkla yine Erdoğan kazanacak.
CHP cephesinde yeni bir şey yok.
‘Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar’ sarmalından çıkış ışığı görünmüyor. Hukuk devleti her geçen gün daha çok kararıyor. Dünyada kritik gelişmeler yaşanıyor.
Muhalefetin yapması gereken, dev sorunlar karşısında ülkeyi daha iyi yöneteceğine seçmeni ikna etmek. Siyasi bir dille, yani siyaset yaparak. Her muhalefet partisinin, başta genel başkan ve üst düzey kadrolar, bu hedefe odaklanması gerekiyor.
Evet, CB Erdoğan deprem bölgesinde bir yılda 319 bin konutu teslim sözü verdi. Bir değil iki yıl geçti, yarısından biraz fazlasını yapabildiler.
Ancak şikayet yetmez, daha iyisini yapabileceğine seçmeni ikna etmek gerek. Arada sırada Ortadoğu, Avrupa ve dünyadaki hayati gelişmelerle ilgili anlamlı laflar edilmeli.
Parti örgütlerinin ayağa kaldırılması ve sokakta, mahallede, köyde varlığını hissettirmesi, bir taraftan da seçime hazırlanması gerek.
Bunlar söylemesi kolay ama yapması çok zahmetli ve zaman alıcı işlerdir.
Ne var ki CHP’nin şimdi en büyük projesi, ön seçim yaparak CB adayını belirlemek.
Ne zaman yapılacağı belirsiz bir seçim için ön seçim, pratik siyaset hakkında idrak sahibi aklın alacağı bir iş değil. Örneği var mı, bilmiyorum.
Siyasi kararlar verilirken, yanlış yapma olasılığını en aza indirmek için koşulların olabildiğince yakından bilinmesi istenir. Bu kural, seçimlerde aday belirlenirken de geçerlidir.
Şu günlerde partinin enerjisini gereksiz bir önseçime ayırması, toplumun sorunları yerine kendi iç sorunlarına dönük çalıştığını gösterecektir.
CHP tek başına CB seçebilecek oy desteğine sahip olsaydı, zamanı gelince ön seçim yapabilirdi. Ama kazanmak için ya başka partilerle ya da başka partilerin seçmenleriyle ittifak yapmak zorunda. Şimdiden parti içi önseçim o nedenle de yanlış.
CHP niçin böyle yapıyor?
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalardan birinden mahkumiyet alma ve seçilme hakkını kaybetme ihtimali var. CB adayı olursa o ihtimalin azalacağı hesaplanıyor.
İmamoğlu’nun mahkumiyeti ve seçilme hakkının elinden alınması, siyasetin yargıyı sopa olarak kullanmasının vahim bir örneği olacaktır. Herkesin karşı durması gerekir.
Ancak içinde bulunduğumuz her gün daha çok kararan koşullarda, tek bir kişinin uğrayacağı haksızlığı engellemeye dönük ne kadar etkili olacağı belirsiz bir önlem gerekçesiyle, seçim kazanma şansına zarar verebilecek yanlışlar yapma lüksüne hiç kimse sahip değil.
Özgür Özel yanlışın farkında olmalı ki, erken önseçimin gerçek nedenini söylemiyor. Siyasi argüman değeri bulunmayan, ruhsuz ve anlamsız tekerlemelerle kendini savunuyor:
“– Erken“ seçim adayı, erken belirlenir.
Elbet kendi bileceği iş. Dilerse seçim kampanyasını da benzer tekerlemeler üstüne kurabilir:
Genel Güvenlik sadece asayiş ve toprak güvenliği değildir.
Elbette askeri güvenlik ve asayiş güvenliği yaşamsal önemdedir.
Öte yandan, Ekonomik Güvenlik de Ulus ve halk için yaşamsaldır.
Bunun içinde, insanca bir emeklilik, kamucu sağlık ve eğitim yani geniş anlamda sosyal güvenlik ile gıda güvenliği, beslenme yeterliliği ve de kesintisiz, uygun fiyatla enerji arzının güvenliği de yer almalıdır.
“Çağdaş güvenlik” diyorum, Ulusun, Devletin, ulus-devletin ve halkın güvenliğini bir bütün olarak görüyorum…
Devleti güçlü, halkı güçlü, toplumsal yaşamı bilimle, emekle, sanatla, sporla örülmüş bir ülke diliyorum.
Bir ailenin bütçesi, geçinmek derdi, sanayide üretim, tarlada verim, istihdamın korunması, çarşı – pazarda bereket ve ulusal iktisadi güvenlik meselesidir.
Gerçekten “Ulusal Güvenlik”, “Sosyal Güvenlik” gibi kavramlar nicedir siyaset, diplomasi ve iktisadi karşılıklarıyla yerleşmiş kavramlardır…
Ben, bir yeni kavram olarak “Çağdaş Güvenlik” kavramını öneriyorum…
Bu kavramın içine ulus-devletin fiziki ve toplumun asayiş güvenliği ile, insanca emeklilik, eğitim, sağlık hizmetlerinin kamucu arzı yani geniş tabanlı sosyal güvenliği yerleştiriyor ve bunların yanı sıra, Çağdaş Güvenliği; gıda güvenliği, beslenme yeterliliği ve enerji arzının sürekliliği, çeşitliliği ve uygun fiyatla tedarikini de içeren bir kavram olarak paylaşıyorum…
Özcesi çağdaş güvenlik; ulusal güvenlik + sosyal güvenlik + gıda ve enerji güvenliğidir!
Bilmem katılır mısınız?
Bu noktada tamamlamalıyım ki; ulusun (ulusal-devletin) güvenliği ile halkın güvenliğini bir bütün olarak, tüm insanlığın refah ve esenliğinin ve barışın yolu olarak da görüyorum…
Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için sosyal belediyecilik anlayışıyla çalışmalarını sürdüren Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, farklı destek programlarıyla öğrencilerin yanında olmaya devam ediyor. Destek projelerine bir yenisini daha ekleyen Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girecek olan öğrencilerin sınav maliyetini karşılayacak. 21-22 Haziran 2025 tarihlerinde 3 oturum olarak gerçekleşecek olan sınavda her oturum için 450 TL sınav bedeli, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından ödenecek.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, YKS ücretlerinin ödeneceği duyurusunu sosyal medya hesabından şu ifadelerle paylaştı; “YKS giriş ücretine bu yıl yüzde 52 zam geldi. Kentimizde yaşayan evlatlarımızın YKS ücretlerini biz ödeyeceğiz.Eğitimde fırsat eşitliği her bir evladımızın hakkı.”
Sosyal dayanışmayı arttırarak her öğrencinin eşit ve adil eğitim hakkından yararlanabilmesi için projeler üreten Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, dar gelirli ailelerin çocuklarının YKS ücretini ödeyecek. Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na girmek isteyen adaylar, basvuru.balikesir.bel.tr/yks adresinden online olarak başvuru yapabilecekler. 6 Şubat’tan itibaren başlayan başvurular için son başvuru tarihi ise 3 Mart 2025 olacak. Öğrencilerin ödemesini yapmış olduğu her oturumun karşılığı ise Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından belirtilen iban adreslerine başvuru tarihinin bitişinden sonra toplu olarak yatırılacak. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, Balıkesir’de ikamet eden ve 25 yaş altındaki tüm adayların ücreti Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından ödenecek. YKS’ye girecek adayların ÖSYM sisteminden alınan, sınav giriş belgesi, ikametgâh ve ödeme dekontunun web sisteme yüklemesi de gerekecek.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.